Oyuncu Uraz Kaygılaroğlu, fotoğraf sanatçısı sevgilisi Sayna Soleimanpour’un “Life in Plastic” adlı sergisi için objektif karşısına geçti.
Kaygılaroğlu’nun sevgilisinin sergisinde yer alan ve resimle harmanlanan fotoğrafları sosyal medyayı ayağa kaldırdı.
2014–2019 yılları arasında evli olduğu meslektaşı Melis İşiten’den dünyaya gelen Ada adında bir kız çocuğu olan Uraz Kaygılaroğlu kısa süre önce fotoğraf sanatçısı Sayna Soleimanpour ile yeni bir aşka yelken açmıştı.
SEVGİLİSİ İÇİN OBJEKTİF KARŞISINA GEÇTİ
Perşembe akşamları Star TV’de ekrana gelen Sakla Beni dizisinde Mete karakterine hayat veren Uraz Kaygılaroğlu, sevgilisinin “Life in Plastic” isimli sergisi için objektif karşısına geçti.
Ünlü oyuncunun verdiği pozlar resimle birleştirilerek sergide tablo olarak yer aldı.
“YOLUN AÇIK OLSUN”
Sergideki tablosunun yanı başında sevgilisiyle birlikte poz veren Uraz Kaygılaroğlu bu pozu takipçileriyle de paylaşmayı ihmal etmedi. 36 yaşındaki ünlü ismin ‘yolun açık olsun’ notunu düştüğü karesini yoruma kapatması dikkat çekti.
Ancak sergi için verilen pozlar kısa sürede gündem oldu. Özellikle Uraz Kaygılaroğlu’nun elinde kasap bıçağı, sevgilisinin kesik kafasını tutuğu poz tartışma yarattı.
Yine aynı konseptte, bu sefer bir takım elbiseyle sofrada sevgilisinin kesik kafasıyla oturduğu pozu da sosyal medya kullanıcılarını rahatsız etti.
Kadın cinayetlerinin, kadına şiddetin dinmediği Türkiye’de, söz konusu pozlar ayağa kaldırdı.
KAYGILAROĞLU’NDAN AÇIKLAMA: ‘SAKİN OLALIM DOSTLAR’
Uraz Kaygılaroğlu, gelen tepkilerin ardından ”Sakin olalım arkadaşlar” notunu düştüğü bir paylaşım yaptı:
“Toplumsal tanımları, kuralları kim ne zaman ne için kurguladı? Hareketlerimiz, kararlarımız özgür irademizin birer sonucu mu yoksa fark etmediğimiz, bizden beklenenleri yaptığımız bir manipülasyonun mu içindeyiz? Zihnimizde yarattığımız soyut bir kutunun içindeyiz belki de… Sayna Soleimanpour’un Life in Plastic sergisinde galerinin girişinde ziyaretçilerin de içine girebileceği, bizleri (sanki her daim ısrarla) bekleyen dev bir “biçilen roller” kutusu karşılıyor bizleri. Anne, baba, birilerinin başarılı çocuğu, arkadaşı, eşi, sevgilisi, sanatçı, işçi, beyaz yaka, ünlü, sporcu… Toplumun bize biçtiği rolleri, rollerimize biçtiği davranış kodlarını kurulu birer oyuncak bebek gibi oynadığımız birer kutudayız. Bu sergide kutudan sanatçı ile çıkmak senin elinde… Mavi hapı mı seçeceksin kırmızı hapı mı? Sayna Soleimanpour, bir oyuncak bebek gibi hapsolduğumuz, bir yandan da bize konforlu ve güvenli gelen etiketler, tanımlar, görevler kutusunun içinden çıkmaya çalışıyor. 2021 yılında kendini aynen böyle bir kutuda çektiği “You can be anything – If we let” fotoğrafından başlayarak kendini özgürleşmek için çıktığı yolda, yaşadığım hayat plastik mi, diye soruyor: “Gerçekten mutlu muyum? Bu cümleleri neden seçtim? Tercihlerimin ne kadarı bana ait? Ben olmak ne demek? Anılarım gerçek mi? Rüyada mıyım?” Yaşadıklarını, hayatta zorlandığı engelleri, bizlere empoze edilenleri düşünerek kendi içinde, sorularında ve hayat dediğimiz rüyada kayboluyor. Girdaplara giriyor, yanıyor, maneviyata yöneliyor, okuyor, düşünüyor, sorguluyor, pişiyor. Sayna Soleimanpour’un kendini anlama ve kurtarma çabası, ruhsal bir dönüşüm yaşatıyor sanatçıya. Kutuyu yırtmaya, sanatçının kendini bulma yolculuğuna tanık olmaya, Sayna’nın yine kendini özne olarak kullandığı, gerçek ile manipülasyonun birbirine karıştığı eserleri ile davet ediliyoruz. Life in Plastic serisinde Soleimanpour’un yanışını, kalbini göğsünden çekip çıkarışını, ruhsal parçalanmalarını, maskeleriyle yüzleşip kimliksiz kalmasını, Jacques-Louis David’in Marat’ı gibi ölüşünü, doğanın -insan doğamızın- kendini yeniden doğuruşunu, yeni yazılımını, kozadan çıkışını görüyoruz. “Yandım, piştim. Ölmeden önce öldüm. Varoluşuma dair herşeyi kucaklamam gerektiğini öğrendim. Ve sonra… Yeniden doğdum.” Peki ya sen, buna cesaret etmeye hazır mısın?”
patronlardunyasi.com