Saadet Partisi’nin, personel istihdamında mülakatın kaldırılmasına ilişkin grup önerisi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla TBMM Genel Kurulu’nda reddedildi.
Saadet Partisi’nin, personel istihdamında mülakatın kaldırılmasına ilişkin bugün TBMM Genel Kurulu’na getirdiği grup önerisi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önerinin gerekçesini açıklayan Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin şunları söyledi:
“Derdimiz bağcıyı dövmek değil, derdimiz üzüm yemek. Derdimiz bağcıya yanlışını, hatasını bir kez daha hatırlatmak. Derdimiz adalet, derdimiz gençlerimiz. Kayırmacı düzeninize isyan eden gençlerimiz. Mülakat zilletinin bataklığında boğulan çaresiz kalan, gelecek karamsarlığına kapılan gençlerimiz. Umudu yurt dışında aramak zorunda kalan gençlerimiz ve ne acıdır ki ülkesine gönül koyan gençlerimiz.
Bir genç ülkesine neden gönül koyar? Eğer adaletsiz, kayırmacı bir düzen varsa bir genç ülkesine gönül koyar. Eğer hak eden değil, torpili olan sınavı kazanıyorsa bir genç ülkesine gönül koyar. Eğer umudu çalınıyorsa eğer dayısı yok diye emeği çalınıyorsa, emeği yok sayılıyorsa sınavı kazanamıyorsa bir genç ülkesine gönül koyar. Bu gençler bizim, bu gençler ülkemizin geleceği. Bu gençler cumhuriyetimizin yüzüncü yılını iki yüzüncü yılına taşıyacak gençler. Bu gençler sizden hiçbir şey istemiyorlar. Sadece adalet istiyorlar. Sizden torpil istemiyorlar, eşit şartlarda yarışmak istiyorlar. Torpili olanın değil hak edenin kazandığı bir sistem istiyorlar. Kayırmacı mülakat sisteminin kaldırılmasını istiyorlar. Cumhurbaşkanının Meclis öncesinde verdiği sözü tutmasını istiyorlar.
“Bütün mesele hakkaniyetsiz mülakat zilleti”
Bütün mesele hakkaniyetsiz mülakat zilleti. Sayın Cumhurbaşkanı seçimden önce bir söz verdi değil mi? Geçen günlerde de, ‘söz verdiysek yaparız’ gibi bir ifade kullandı. Ancak Milli Eğitim Bakanı çıktı, ‘mülakat gibi mülakat yapacağız’ dedi. Kendinden önceki dönemleri yok sayan, eleştiren bir anlayışla kendinden önce ‘mülakat gibi mülakat’ yapılmıyor muydu? Gençlerin hakkı mı yeniyordu? Bu sözü sayın bakan söylemiş midir yoksa söyletilmiş midir? İyi polis kötü polis rolüne mi bürünülüyor? Bunu kamuoyunun takdirine sunuyorum.
Hak eden kazansın, tek derdimiz bu. Devlete bir hakim savcı alınacaksa banane siyasi görüşünden. Ak Partili mi, Gelecek Partili mi? Bir hakimden ne isteriz? Liyakatı var mı, doğru, adil karar verecek mi? Bir hakimden adil karar vermesinden başka ne isteyebiliriz? Artık gelinen noktada nitelikli insan kaynağımız maalesef mülakatlarda elenmiyor. Çünkü dayısı olmadığı için artık nitelikli insan kaynağımız mülakatlara girmiyorlar, sınavlara bile girmiyorlar. Bu gençler umudu yurt dışında arıyorsa oturup düşünmek zorundayız. Türkiye’nin beka sorunu budur.
Gençlerimizin yurt dışına çıkışında aramalıyız beka sorununu, yoksa bir seçim kaybetmede aramamalıyız. Gençlerimizin yurt dışına gitmesinde beka sorunu aramıyorsanız bundan da utanmalısınız. Mülakatlar kaldırılmalıdır, kamuya personel istihdamında ve meslek içi yükselme ve nitelikli görevlere geçilmelerde mevcut bulunan mülakat sistemi kaldırılmalı yerine objektif kriterlere dayalı sınavlar getirilmelidir. Olması gereken budur. Sadece objektif kriterlere dayalı bir sınavdan bahsediyoruz. Gençlerimiz adına nefesimiz ensenizde olacak mülakatlar amasız fakatsız kaldırılmalıdır.”
“Mülakat uygulaması AKP’nin kamuda kadrolaşma aracına dönüşmüştür”
İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ise şunları kaydetti:
“Ülkemizde kamuda işe alım sürecinde uzun yıllar süre gelen mülakat uygulaması özellikle AKP iktidarıyla amacının dışına çıkmış AKP’nin kamuda kadrolaşma aracına dönüşmüştür. Mülakat uygulaması bugün yasalarla örülen bir tezgahtan ibarettir. Nitekim bu tezgah ana hatlarıyla şöyle işlemektedir; önce ÖSYM’ye bilgiyi ölçmek amacıyla bir sınav yaptırılıyor adaylar en yüksek puanı alandan başlamak üzere sıralanıyor, alınacak personel sayısının iki üç katı aday mülakata çağrılıyor.
Kadro sayısının iki üç katı aday çağrılıyor çünkü düşük puanlar almış yandaşları alabilmek için mülakata çağrılmaları gerekiyor. Sonuç olarak da büyük bir emekle okulunu bitirip sınavdan 90-95 puan almış ancak AKP’den torpilli kibar deyişle referansı olmayan liyakatli genç mülakattan elenirken 70 puanı zor alabilmiş referansı olan yandaş mülakatta başarılı sayılarak yani mülakat tezgahı kullanılarak devlet kadrolarına yerleştirilmektedir.
“2021 yılında Türkiye’den diğer ülkelere 287 bin 651 kişi göç etmiştir”
Artık durum öyle bir noktaya gelmiştir ki binlerce genç ‘nasılsa eleneceğim’ diye sınavlara bile girmemektedir. Bu nedenlerden dolayı nitelikli gençlerimizin akın akın Avrupa ülkelerine göç ettikleri görülmektedir. TÜİK’in 6 Nisan 2023’te yayınladığı 2021 Uluslararası Göç İstatistikleri’ne göre; 2021 yılında Türkiye’den diğer ülkelere 287 bin 651 kişi göç etmiştir. TÜİK’in açıkladığı verilere bakıldığında yurt dışına en fazla göç edenlerin 20-29 yaş aralığında olduğu görülmektedir. Türkiye Gençlik Araştırması 2021’e göre de; 18-25 yaş arası gençlerin yüzde 82,9’u Türkiye’de işsizliğin çok yüksek olduğunu bunun nedenlerinde liyakat eksiksiliği olduğunu söylemektedir.
Millet İttifakı’nın seçim döneminde mülakatı kaldıracağız vaadinden sonra seçimin zora girdiğini gören AKP’li cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 11 Nisan 2023 tarihinde katıldığı AKP Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Aday Tanıtım Toplantısı’nda ‘sanki 21 yıldır ülkeyi tek başına yönetmiyor da ilk defa seçilecekmiş gibi ‘kamuya işe alımlarda görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak gençlerimizin sınavdaki başarılı sırasına göre yapacağız’ ifadesini kullanmıştır. Ancak Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in geçtiğimiz günlerde katıldığı bir programda, mülakatı kaldırmayacaklarını ancak içeriğini değiştireceklerini belirterek ‘mülakatları mülakat gibi yapmaya karar verdik’ ifadesiyle toplumda ve özellikle gençlerimizde oluşan beklenti yok olmuş gençlerimiz yine karamsarlığa mahkum edilmiştir.”
“AKP hükümeti nepotizm örnekleriyle bir çok kez bizi karşı karşıya getirmiştir”
Yeşil Sol Parti Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın da şunları söyledi:
“Kamuda atama, usül ve esaslarının belli standartlara sahip olmamasından, keyfi uygulamalardan ve mülakat yönetiminin standartizasyon problemleri sebebiyle bir çok hak ihlaline sebep olduğunu, mağduriyete yol açtığını pek çok platformda dile getirdik. Erken Cumhuriyet döneminden itibaren her iktidarın bürokrasisi başta olmak üzere kamunun tüm kademelerinde kadrolaşma çabasına girdiğini biliyoruz. Bunun litaratürdeki adının da nepotizm olduğunu burada bir kez daha dile getirmek isteriz. Nepotizm; akraba, eş, dost ve yandaş kayırma manasına gelmektedir.
AKP hükümeti nepotizm örnekleriyle bir çok kez bizi karşı karşıya getirmiştir ve karşılaşmaya da devam ediyoruz. Ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte bunun en üst seviyeye çıktığını da bir kez daha belirtmek isteriz. Hatta öyle ki; bazı bakanlıklarda bürokrasideki atama süreçlerinde belli bir tarikata veya cemaate üye olmadan atama yapılmadığını bunun bir ön koşul olarak öne sürüldüğünü de hep birlikte medyadan takip ediyoruz.
“Mülakat uygulaması yapısal bir sorun haline gelmiştir”
15 Temmuz itibariyle OHAL süreciyle birlikte kamuda mülakatlar gündeme getirildi. Ancak hukuki olarak OHAL son bulsa bile bu pratikte kendini sürdürmeye devam etti. Mülakat sistemi de olağan ve sürekli bir hale getirildi. Mülakat uygulaması yapısal bir sorun haline gelmiştir. Kamuda işini ehline vermekten ziyade nepotizmin iyice ayyuka çıkmasına sebep olmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim vaatlerini sıraladığında, kamuya işe alımları görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağını söyleyerek kamuda mülakatların kaldırılacağının müjdesini vermişti.
Tutmadığınız sözler nerede? Üstelik tutmadığınız sözler sadece mülakat sistemiyle ilgili değil. Deprem bölgesinde, seçim öncesinde ziyaret ettiğiniz yerlerde verdiğiniz sözlerin hiçbirinin bugün orada bir karşılığının olmadığını görüyoruz. Kış geliyor ve deprem bölgesi için verdiğiniz sözlerin hiçbirinin yerine getirilmediğini kendi gözlerimizle gördük. Bunu yurttaşlar da soruyor bizlerde sizlere soruyoruz.”
“Artık birilerinin hakkını başka birisi yemesin, adalet herkes için adalet olsun”
CHP Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar ise şunları söyledi:
“Devletteki en önemli en temel sorunlardan birinin liyakatsiz atamalar olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Ülke olarak son 21 yıldır bu sorunu yaşıyoruz ve daha da ağırlaştırılacağının sinyallerinin Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in TV kanallarına çıkarak vicdanlı ve inançlı oldukları için kimsenin hakkının yenmeyeceğini ifade etmesiyle başlıyor. Vicdanlı ve inançlı, liyakat ve bilgi sahibi değil. Özellikle mülakatla girişin olduğu hangi kamu kurumuna baksak mutlaka saray iktidarının yandaşlarını görüyoruz.
Eğitim sahibi gençler, yazılı sınavlarda 95-100 puan almalarına rağmen sırf yandaş olmadıkları için mülakatlarda eleniyorlar. Onların yerine bakanın dediği gibi kendilerince inançlı olanlar fakat yandaşlıktan başka hiçbir meziyeti olmayan veya sadece imam hatip mezunu oldukları için kamu kurumlarında önemli makamlara getiriliyorlar. Çocuklarımız yıllarca emek veriyor, hayatlarının bir kısmından çalıp ders çalışıyor. Sonra birileri çıkıp sırf yandaş değil diye mülakatta bu çocuklarımızı eliyor. Bu çocukların hayatını çalmak kimin hakkıdır? Bu evlatlarımızın hakkını hukukunu korumak hepimizin boynunun borcudur. Artık birilerinin hakkını başka birisi yemesin. Adalet herkes için adalet olsun.”