CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci ve Grup Başkanvekilleri Ali Mahir Başarır ile Gökhan Günaydın, Türkiye’nin içinde bulunduğu yargı krizini görüşmek amacıyla muhalefet partilerini ziyaret gerçekleştiriyor.
Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi, DEM Parti ve Gelecek Partisi’ni ziyaret eden CHP heyetinin önümüzdeki günlerde TİP, Yeniden Refah Partisi (YRP) ve Emek Partisi’ni (EMEP) ziyaret etmesi planlanıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun istinafta bekleyen siyasi yasak cezasının bu ziyaretlerde öne çıkan bir konu olduğu belirtiliyor.
CHP heyeti, son dönemde artan kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz olayları, çocuk istismarı vakaları, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmaması, Gezi Davası hükümlüleri, milletvekilliği düşürülen Can Atalay’ın durumu ve İBB Başkanı İmamoğlu’nun siyasi yasak cezası gibi meseleler üzerinden yaşanan yargı krizi nedeniyle muhalefet turuna başladı.
ZİYARETLER DİĞER PARTİLERLE DEVAM EDECEK
Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci ve Grup Başkanvekilleri Ali Mahir Başarır ile Gökhan Günaydın’dan oluşan CHP heyeti, çarşamba gününden itibaren muhalefet partilerini ziyaret etmeye başladı. İlk olarak İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve DEM Parti heyetleriyle bir araya gelen CHP heyeti, ziyaretlerine dün Gelecek Partisi ile devam etti. Önümüzdeki günlerde ise TİP, YRP ve EMEP ile görüşmeler planlanıyor.
“ERDOĞAN RAKİP ŞEKİLLENDİRİYOR”
Edinilen bilgilere göre, CHP’nin ziyaretinin temel amacı yargının içinde bulunduğu krizin tüm boyutlarını muhalefet partileriyle derinlemesine değerlendirmektir. CHP’nin “yakıcı gündem” olarak nitelendirdiği İBB Başkanı İmamoğlu’na verilen ve istinafta bekleyen siyasi yasak kararının da ziyaretlerde öne çıkan bir konu olduğu öğrenildi.
İmamoğlu’na verilen siyasi yasak cezasıyla ilgili CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Erdoğan rakip şekillendiriyor” sözlerine atıfta bulunan parti kurmayları, “Yargı krizi hayatın her alanında, ancak elbette ki en yakıcı gündemlerimizden biri Sayın İmamoğlu’nun istinaf süreci. AYM’nin, uluslararası hukukun ‘ahmak’ kelimesinin hakaret olmayacağına dair kararları var. Dolayısıyla bunu hukuksal düzlemden değil, siyasal düzlemden konuşmakta fayda var. Çünkü Ekrem Bey’e yapılan, demokrasinin öldürülmesi için atılacak bir adım. Sayın Erdoğan rakip şekillendiriyor ve bunu yargı eliyle yapıyor. Bizim karşı olduğumuz şey bu” şeklinde ifade ettiler.
“DESTEK İSTECEĞİMİZ YER HALK OLUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmamoğlu’nun adaylığından korktuğunu düşündüklerini belirten kurmaylar, “Elbette kararın çıkmasından önce, çıktığı gün ve sonrasında neler yapacağımıza dair bazı planlamalarımız var” dedi.
Görüşmelerde, cezanın onanması durumunda alınacak ortak tutumun konuşulmadığını belirten kurmaylar, “Elbette tüm siyasi partilerin kitlelerinin desteğini Sayın İmamoğlu’na isteyeceğiz, ancak bunu isteyeceğimiz yer halk olacaktır. O gün şartlar neyi gerektirirse, siyasi parti liderleriyle o gün şartlar ne gerektirirse görüşürüz. Ancak toplum, aday olması muhtemel birinin yargı eliyle yarıştan çekilmesini doğru bulmayacaktır. Siyasi partiler de bunu doğru bulmayacaktır. Çünkü aktör, toplumda karşılığı olan bir aktördür” dediler.
“ZİYARETLERİ SADECE EKREM İMAMOĞLU DAVASINA İNDİRGEMEK YANLIŞ”
Muhalefet turunda konuşulan tek konunun İmamoğlu’nun dava süreci olmadığını vurgulayan kurmaylar, şunları ekledi:
“Ziyaretleri sadece Ekrem İmamoğlu davasına indirgersek yanlış yapmış oluruz. Çünkü ülkede yargı alanında bambaşka gündemler var. Diyarbakır’da Narin, Tekirdağ’da Sıla bebek, İstanbul Fatih’te güpegündüz başı kesilen bir kadın, başka bir yerde bir kadın polisin şehit edilmesi… Ülkede ciddi bir yargı sorunu, liyakatsizlik, ciddi bir tek adam sorunu ve bir otoriterleşmiş rejim problemi var. Milletvekilliği düşürülen Can Atalay’ın durumu, Gezi Davası tutuklularının durumu da mevcut. Bizim niyetimiz, bunların tamamını konuşmak. Ancak elbette en büyük gündemlerimizden biri Ekrem İmamoğlu. Erdoğan, yarışın şartlarını kendi belirliyor ve bunu belirlerken yargıyı maşa olarak kullanıyor. Toplumun istediği bir kişiyi, yargı eliyle yarıştan çekmeye çalışıyor. Bu durumda, demokrasi adına geri dönülmez bir noktaya geçeceğimizi düşünüyoruz.”